Sudan Hızla İç Savaşa Doğru Sürükleniyor: Güvenlik Durumu ve Risk Değerlendirmesi

Sudan Hızla İç Savaşa Doğru Sürükleniyor: Güvenlik Durumu ve Risk Değerlendirmesi
22.04.2023

Sudan Hızla İç Savaşa Doğru Sürükleniyor: Güvenlik Durumu ve Risk Değerlendirmesi

 

                                                                                                                                                       

Sudan’da Genel Güvenlik Durumu ve Açık-Kaynaklı İstihbarat Kıymetlendirmesi


  • Sudan’da hızla kötüleşen güvenlik durumuna ilişkin iki temel siyasi-askeri istihbarat analizi konusu mevcuttur. Birinci ve daha geniş bir jeopolitik veçhedeki husus, iç savaş trendi ve bölgesel yayılma potansiyelidir. İkinci ve cari husus ise, halihazırdaki çatışmaların gidişatı ve tahliye faaliyetinin planlanmasıdır.
  • Güvenlik sektörü reformuna ilişkin fay hatları, Sudan’da silahlı kuvvetler emir-komuta birliğini akamete uğratmıştır. Ülkedeki ikili güvenlik yapısının (Sudan Silahlı Kuvvetleri ve Hızlı Destek Kuvvetleri) yıllar içinde geliştirdiği dış ilişkiler ağları ve ekonomik faaliyet portföyleri, neredeyse birbirinden bağımsız iki askeri teşkilatın tezahürüne zemin hazırlamıştır.
  • Sudan’da uzun süreli bir iç savaşın aşağı yukarı tüm gereklilikleri mevcuttur. Arabuluculuk yoluyla çatışmaların durdurulması çabalarının odak noktasında kaçınılmaz olarak iki dosya bulunacaktır. Bunlardan ilki Sudan’da güvenlik sektörü reformu ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin Sudan Silahlı Kuvvetleri’ne entegre edilmesi; diğeri ise ülkede yönetimin sivil bir hükümete devredilip devredilmeyeceğine ilişkin karar ve takvimdir. Açıkçası, arabuluculuk çabaları geçici (ancak pek de güvenilemeyecek) ateşkes zemini oluşturabilse de, sözü edilen iki kritik dosyada tarafların uzlaşmaları zordur. Tarafları uzlaşmaya itebilecek enstrümanlar arasında zorlayıcı unsurların ve uluslararası toplumun caydırıcı baskısının bulunmaması halinde ise, halihazırda zor olan uzlaşı ihtimali de imkansızlaşacaktır. Ayrıca, çatışmanın taraflarının, Sudan üzerinde etkin devletlerin arasındaki görüş ayrılıklarından faydalanarak siyasi-askeri pozisyonlarını sürdürmeleri de olasıdır.
  • En kötü ve istikrarsızlaştırıcı senaryo ise, iç savaşın Sudan ile sınırlı kalmayarak bölgesel bir vekaleten harp (proxy war) haline dönüşmesidir. Esasen, en kötü senaryonun son dönemde Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan çatışmaların genel gidişatı ile uyumlu olması da endişe vericidir. Yemen, Libya, Suriye gibi birçok çatışma bölgesi, geniş vekaleten harp vakalarına ve uzun süreli iç savaşlara sahne olmuştur. Dolayısıyla, Sudan’da çatışmaların kısa süreceğini ve sınırlı kalacağını iddia etmek, Sudan’ın bölgesel dinamiklere bir istisna teşkil edeceğini öne sürmek anlamına gelecektir ki, böyle iyimser bir analizi destekleyecek objektif veri yoktur.
  • Halihazırda Mısır Arap Silahlı Kuvvetlerinin ve Libya’da General Hafter’e bağlı unsurların çatışmalara (karşı saflarda) sınırlı çerçevede müdahil olduğu bilinmektedir. Öte yandan, iç savaşın gidişatını değiştirebilecek trendler arasında Rus özel askeri şirketi Wagner’in Hızlı Destek Kuvvetleri lehine müdahalesi ve Körfez Arap ülkelerinin (özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan Krallığı) aktif bir pozisyon alması bulunmaktadır.
  • Wagner henüz çatışmaya doğrudan müdahale etmiş olmasa da, özellikle madencilik sektöründeki ekonomik çıkarlarının tehlikeye girdiğini değerlendirir ise, askeri angajmandan kaçınmayacaktır. Şirketin sahibi Yevgeny Prighozin’in özellikle Moskova’da siyasi güç hesapları yaptığı bir dönemde, Sudan’dan ve genel olarak Afrika’dan elde edilen gelirler Wagner için vazgeçilmezdir.
  • Devam eden Rusya – Ukrayna Savaşı’nın, bilhassa Bahmut cephesinin, Wagner’in personel mevcudunun önemli bir kısmını meşgul ettiği doğrudur. Öte yandan, incelemeye konu Rus özel askeri şirketinin Ukrayna nedeniyle Sudan’a müdahil olamayacağı yönündeki rezervler gerçekçi değildir. Wagner, Rusya – Ukrayna Savaşı ile birlikte doğrudan Rus ceza–infaz sisteminden alım yapabilecek serbestiye kavuşmuştur. Ayrıca, yine Wagner bünyesinde birçok yabancı savaşçının yer aldığı unutulmamalıdır. Son olarak, Wagner’in halihazırda Libya, Çad, Orta Afrika Cumhuriyeti gibi birçok Afrika ülkesinde askeri teşkilatlanması bulunmaktadır.
  • Ülkede şimdiye kadar tahliye çalışmalarının büyük bölümü başarısızlıkla, bazı durumlarda ise zayiatla sonuçlanmıştır. Birkaç dikkat çekici istisna arasında Mısır Arap Hava Kuvvetleri’ne bağlı personelin Kahire’ye teslim edileceğine dair Hızlı Destek Kuvvetleri tarafından yapılan açıklama bulunmaktadır. Daha önce ilan edilen 24 saatlik ateşkes çabası birçok kez delinmiş ve başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Ramazan Bayramı nedeniyle ilan edilen üç günlük ateşkes de ancak sınırlı ve riskli bir pencere sunmaktadır. Ayrıca, çatışmalar birçok yerde sürmektedir. Bu bilgi notunun kaleme alındığı sırada, Sudan Silahlı Kuvvetleri ve Hızlı Destek Kuvvetleri, karşı tarafı ateşkesi ihlal etmekle suçlamaktadır.
  • Türkiye Cumhuriyeti Hartum Büyükelçiği, başkentin uluslararası havalimanına oldukça yakındır. Bununla birlikte, söz konusu havalimanı, çatışmaların ve ateşkes ihlallerinin de önemli bir merkezi haline gelmiştir.[1] Havalimanı çevresindeki söz konusu çatışmalar, olası tahliye faaliyetine yönelik en ciddi tehdidi oluşturmaktadır. Deniz yolu ile tahliye seçeneğinde ise, fiili iç savaş durumundaki bir ülkenin içinden yüzlerce kilometre intikali gerektiren bir senaryodan söz edilmektedir.
  • Mevcut şartlarda tahliye için en isabetli çözümün, Körfez Arap ülkeleri, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri’ni de içerecek şekilde, çok taraflı bir diplomatik çaba ve istihbarat işbirliği ile, hava yoluyla bir tahliyenin gerçekleştirilmesi olduğu görülmektedir. Söz konusu çabaların yanı sıra, çatışmanın her iki tarafıyla da sürekli temas önem arz etmektedir. Öte yandan, Sudan Silahlı Kuvvetleri ve Hızlı Destek Güçleri için, NATO standartlarında bir emir-komuta birliğinden ve birlik disiplininden söz etmek mümkün değildir. Dolayısıyla, yüksek komuta katıyla yürütülecek müzakerelerin, sahada taktik birliklerin angajman kurallarına sağlıklı ve hızlı yansıyacağının bir garantisi yoktur.

 

Çatışmanın Arka Planı


Esasen ülkenin iç savaşa gideceği Ömer El Beşir devrildiğinden beri tahmin edilen bir trend idi. Zira, güvenlik sektörü reformunun başarısızlığa uğraması ve silahlı elit arasındaki iç kırılmalar, gelinen durumun önemli emareleri arasındaydı.


Teşkilat kökleri Cancavid milislerine dayanan Hızlı Destek Kuvvetleri ve söz konusu birliğin komutanı General Muhammed Hamdan Dagalo (Hımidti), El Beşir döneminde kimi zaman Sudan Silahlı Kuvvetleri’ni dahi gölgede bırakacak ayrıcalıklara kavuşmuştur. O dönemde Darfur’da artan çatışmalar, Cancavid milislerinin öneminin de giderek artmasına neden olmuştur.


2019’da Ömer El Beşir’e yönelik darbenin ardından General Dagalo, imaj çalışması için bölgesel medya kuruluşlarını da kullanarak siyasi bir kampanya yürütmeye çalışmıştır. Ancak bu ‘halkla ilişkiler makyajı’ istenen sonucu tam olarak vermemiştir. Nitekim General Dagalo, halen Darfur ve Cancavid Milisleri bagajını taşımaktadır. Ayrıca, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin Haziran 2019’da Hartum’da sivil protestocuları hedef aldıklarına ilişkin bilgiler de vardır. Güç mücadelesinin diğer tarafında ise, 2021 yılında komuta ettiği darbe ile sivil yönetime geçişi engelleyen General El Burhan yer almaktadır. Kahire, General Burhan’ın yönetimde kalmasının bir ‘bölgesel istikrar kaynağı’ olduğu değerlendirmesiyle kendisini desteklemeyi sürdürmüştür.


Mevcut duruma gelinene kadar, Sudan’ın 2019 ve 2021 yıllarında yaşadığı iki darbenin dinamikleri 2023 yılındaki iç savaşın zeminini hazırlamıştır. Anımsanacağı üzere, 2019’da ekonomik ve sosyal sorunlardan kaynaklı protestoların büyümesiyle, Sudan askeri eliti Ömer El Beşir’in iktidarına son vermiştir.  2021 yılına gelindiğinde ise, Sudan Silahlı Kuvvetleri’nin başında bulunan General Abdulfettah El Burhan, iktidarın tedricen sivil yönetime devrini akamete uğratan bir diğer darbeye liderlik etmekteydi. Hızlı Destek Kuvvetleri ve General Dagalo da söz konusu darbeye de destek vermiştir. Öte yandan, darbe sonrasında güç paylaşımı, daha da önemlisi, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin Sudan Silahlı Kuvvetleri muharebe kuruluşuna eklemlenmesi kritik anlaşmazlık alanı halini almıştır. Özetle, 2021 yılı sonrasındaki fay hatları, mevcut Sudan sarsıntısının açık birer habercisi niteliğinde idi. Zira, Hızlı Destek Kuvvetleri, Darfur’da siyasi-askeri ajandayı yürütmesi, altın madenlerine erişimi, daha da önemlisi Libya’da ve Yemen’de yaşanan çatışmalara doğrudan milis desteği vermesi ile bağımsız bir ajanda izleme eğiliminde olmuştur. Belirtilen hususiyet, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin, General El Burhan ve Sudan Silahlı Kuvvetleri’nden ayrışmasını hızlandırmıştır. Ayrıca, bölge uzmanlarının değerlendirmeleri, son dönemde Hızlı Destek Kuvvetleri’nin siyasi etkisinin Hartum’da artmasıyla, Sudan Silahlı Kuvvetleri’ndeki rahatsızlığın da yükseldiğini belirtmektedir.[2]

 


Bölgesel Parametreler ve Jeopolitik Değerlendirme


Birçok Arap ülkesinde olduğu gibi, Sudan’da da silahlı kuvvetler siyasi sistemin sıklet merkezindedir. Ayrıca, Sudan Silahlı Kuvvetleri’nin gerek eğitiminde gerekse stratejik kültüründe ciddi bir Mısır Arap Silahlı Kuvvetleri etkisi olduğu bilinmektedir. Hızlı Destek Kuvvetleri ise, kökeninde, Sudan’ın devrik lideri Ömer El Beşir’in Darfur’daki askeri ajandasını yürüten Cancavid milislerinin bulunduğu, eski rejim güvenliği gücüdür.  Hızlı Destek Kuvvetleri’nin sözü edilen “DNA’sı”, General Dagalo’nun Yemen’de ve Libya’da Körfez Arap ülkelerine yüksek kazanç karşılığında paramiliter destek sağlaması, Darfur bölgesinde altın madenlerinin kontrolü gibi bir dizi faaliyeti de beraberinde getirmiştir.[3]


Birleşik Arap Emirlikleri tüm taraflarla ilişkilerini sürdürmektedir ancak Hızlı Destek Kuvvetleri’ne yakın durduğuna dair değerlendirmeler mevcuttur. Zira General Dagalo’nun kişisel serveti Birleşik Arap Emirlikleri’nde olduğu gibi, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin altın madenleri gelirlerinin idaresinde de Dubai kritik bir merkezdir. Benzer şekilde, Birleşik Arap Emirlikleri ile yakın ittifak içinde olan General Halife Hafter’in de, Libya’dan Hızlı Destek Kuvvetleri’ne malzeme desteği gönderdiği, paramiliter unsur sevkiyatının da gündemde olduğu bilinmektedir. Son olarak, Birleşik Arap Emirlikleri 2020’de Sudan’dan 1,77 milyar ABD doları değerinde altın ithal etmiştir. Bazı raporlar, ülkedeki altının yaklaşık %90’ının, Dubai üzerinden ülke dışına kaçırıldığını iddia etmektedir.[4]


Sudan madenleri söz konusu olduğunda, Rus özel askeri şirketi Wagner’in pozisyonu gündeme gelecektir. Wagner, El Beşir döneminde elmas ticareti ile Sudan pazarında etkinliğini kurmuştur.[5] Sonraları söz konusu etkinlik, altın madenlerinin eklenmesiyle daha ciddi bir kapasiteye evrilmiştir.


Açık kaynaklara göre, Wagner lideri Yevgney Prigozhin’in ABD yaptırımları altındaki şirketi M Invest’in, Sudan’da faaliyet gösteren, Meroe Gold isimli bir paravan kuruluşu bulunmaktadır. ABD, Meroe Gold da dahil olmak üzere, “Sudan ve bölgede altın ticaretinde yaptırım uygulanan diğer aktörlerin faaliyetlerini yakından izlediğini” açıklamıştır.[6] Ayrıca, General Dagalo’nun Wagner ile, özellikle Wagner’in Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki varlığı üzerinden, yakın ilişkiler geliştirdiğine ilişkin değerlendirmeler yayımlanmıştır.[7]


Sudan’da Wagner’in ve Mısır’ın ajandaları dışında, Birleşik Arap Emirlikleri’nin ve Batı’nın da jeopolitik gündemleri önemlidir.


Birleşik Arap Emirlikleri’nin Sudan’da uzun vadede en önemli önceliklerinden biri, ülkedeki liman ve diğer tesislerden Yemen ve Afrika Boynuzu gibi bölgelere yönelik askeri ve ekonomik güç projeksiyonu kabiliyetini muhafaza etmektir. Bu bağlamda Birleşik Arap Emirlikleri ve Sudan önemli adımlar atmış ve Aralık 2022’de bir anlaşma imzalamıştır. 6 milyar ABD dolar değerindeki anlaşma, Birleşik Arap Emirlikleri’nin, Sudan’ın Kızıl Deniz kıyısında yeni bir liman inşa etme projesinin önünü açmıştır. Dolayısıyla ülkedeki herhangi bir istikrarsızlık, söz konusu Körfez Arap ülkesinin bölgedeki kabiliyetini ve yatırım planlarını doğrudan etkilemektedir.[8]



Sudan’da Senaryolar: Kötü ve Felaket Arasında


Sudan Silahlı Kuvvetleri ve Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki çatışmalar 15 Nisan’da Hartum’da başlayarak hızla Sudan’a yayılmıştır. Çatışmanın üzerinden henüz birkaç gün geçmesine rağmen yüzlerce sivil hayatını kaybetmiş, binlerce kişi de yaralanmıştır. Açık-kaynaklı veriler, Başkent Hartum’da silahlı çatışmaların sokaklara taştığını ve şehrin yoğun bombardıman altında olduğunu göstermektedir. Hastaneler gibi kritik tesislerin de hedef alınması insani krizi tetikleyecek potansiyeldedir. Pek çok Sudan vatandaşı elektriğe erişimini kaybetmiştir. Sudan’da tahminen 15,8 milyon kişi, yani nüfusun yaklaşık üçte biri, çatışmalar başlamadan önce de insani yardıma ihtiyaç duymaktaydı. Çatışmalar nedeniyle uluslararası havaalanı ve ana yolların çoğunun kapalı olması, ülkenin büyük bölümünün hayati malzemeye ve gıdaya erişimini günden güne kısıtlamaktadır.[9]


Çatışmaların çoğu şehirlerde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla altyapının hızla tahrip edilmesi ve insani krizin büyümesi kuvvetle muhtemeldir. Özetle, iç savaş tehdidi öncesinde zaten son derece kötü olan durumun hızla içinden çıkılmaz hale gelmesi ihtimal dahilindedir.[10]


Kritik bir diğer risk de çatışmaların Darfur’un batısına ilerlemiş olmasıdır. Mevcut durumun kötüleşmesi ve çatışmanın giderek yayılması durumunda ülkedeki istikrarsızlığın Sudan’ın sınır komşusu Çad’a sıçraması muhtemeldir. Nitekim, Çad Silahlı Kuvvetleri’nin ülkeden kaçan 320 Sudan Silahlı Kuvvetleri personelini durdurarak silahlarına el koyması, on binlerce Sudanlı sivilin Çad sınırına yığılması dikkatle izlenmesi gereken emarelerdir[11]. Halen hava kuvvetleri avantajını elinde bulunduran Sudan Silahlı Kuvvetleri, Hızlı Destek Kuvvetleri’ne yönelik hava taarruzunu yoğunlaştırmaktadır. Meskun mahalin güdümsüz hava-kara mühimmatı ile bombalanması, ülke içinde sivillerin yerinden edilmesi ve altyapıya zarar verilmesi gibi trendleri çok daha kötü bir aşamaya taşıyacaktır. Birleşmiş Milletler Gıda Programı çalışanlarının çatışmalarda hayatlarını kaybetmesi üzerine program faaliyetinin askıya alınmış olması veya ABD diplomatik konvoyuna ateş açılması gibi olaylar, kısa süre sonra iç savaşın kontrolden çıkmasıyla yaşanabilecek felaketin boyutlarına dair bir fikir vermektedir.[12]


İç savaş gidişatı, sadece ülkedeki demokratikleşmeyi geciktirmeyecek, aynı zamanda ülke ekonomisini de sekteye uğratacaktır. Öyle ki 2021 darbesinden sonra Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar ile ABD müttefikleri, Hartum’a yönelik yardım paketlerini dondurmuştur. Askıya alınan bu yardımlara, Washington’dan gelecek 700 milyon ABD doları değerindeki bir maddi destek paketi de dahildir. Sivil yönetime geçiş, fonların devam etmesi için en önemli ön şart olarak belirlenmiştir. İncelemeye konu destek paketleri, Sudan para biriminin hızla değer kaybetmesi, hızla artan gıda fiyatları ve elektrik kesintileri ile boğuşan halk için kritik öneme sahiptir. ABD yardımlarının yanı sıra, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin yatırımlarının devamı da ülkedeki istikrar ile doğrudan bağlantılıdır.[13]


Ülkedeki silahlı çatışmaların galibi hangi taraf olursa olsun, mevcut konjonktürde Sudan’da orta vadede istikrarlı bir barış sağlanması kuvvetli bir olasılık değildir. Zira süregelen çatışma, Sudan Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı ve fiili devlet başkanı olan ve General Abdulfettah El Burhan ile Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı  Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı General Muhammed Hamdan Dagalo arasında aylardır süren gerilimin doruk noktasına ulaşmasından neşet etmiştir. Halihazırda, sözü edilen gerilimi düşürebilecek herhangi bir emare müşahede edilmemektedir.



[1] Sudan Silahlı Kuvvetleri, Twitter gönderisi, 21 Nisan 2023,

https://twitter.com/ghqsudan/status/1649474306227707908?s=43&t=F93IWOtuHKShzNj1lhbd9A


[2] Hudson Institute, “Evacuating Americans Trapped in Sudan”, 20 Nisan 2023, https://www.youtube.com/watch?v=i_xmY4xXyXw/.


[3] Cameron Hudson, “What Is Driving Violent Unrest in Sudan?” Center for Strategic and International Studies, 18 Nisan 2023, https://www.csis.org/analysis/what-driving-violent-unrest-sudan/.


[4] The Soufan Center, “IntelBrief: Russia Using the United Arab Emirates as a Sanctions Evasion Hub”, 12 Ocak 2023, https://thesoufancenter.org/intelbrief-2023-january-12/


[5] Alessandro Arduino, “The Wagner Group in Africa Is Where the Rubber Meets the Road”, The National Interest, Şubat 2023, https://nationalinterest.org/feature/wagner-group-africa-where-rubber-meets-road-206202


[6] ABD Hazine Bakanlığı, “Treasury Targets Financier’s Illicit Sanctions Evasion Activity”, 15 Temmuz 2020, https://home.treasury.gov/news/press-releases/sm1058/.


[7] The Soufan Center, “IntelBrief: Regional Implications of Violent Conflict Between Sudan’s Top Military Leaders”, 17 Nisan 2023, https://thesoufancenter.org/intelbrief-2023-april-17/.


[8] AfricaNews, “Sudan signs $6 billion UAE deal for new Red Sea port”, 14 Aralık 2022, https://www.africanews.com/2022/12/14/sudan-signs-6-billion-uae-deal-for-new-red-sea-port/.


[9] Hızlı Destek Kuvvetleri, Twitter gönderisi, 21 Nisan 2023,

https://twitter.com/RSFSudan/status/1649468178760605713/.


[10] Cameron Hudson, “What Is Driving Violent Unrest in Sudan?” Center for Strategic and International Studies, 18 Nisan 2023, https://www.csis.org/analysis/what-driving-violent-unrest-sudan/.


[11] The Arab Weekly, https://thearabweekly.com/new-sudan-ceasefire-attempt-fails-hundreds-army-troops-civilians-flee-chad


[12] Reuters, https://www.reuters.com/world/africa/world-food-programme-halts-operations-sudan-after-3-employees-killed-2023-04-16/; Reuters, https://www.reuters.com/world/africa/us-diplomatic-convoy-fired-sudan-all-people-safe-says-blinken-2023-04-18/.


[13] The Soufan Center, “IntelBrief: Regional Implications of Violent Conflict Between Sudan’s Top Military Leaders”, 17 Nisan 2023, https://thesoufancenter.org/intelbrief-2023-april-17/.