Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın

1991 Körfez Savaşı sırasında Saddam Hüseyin’in balistik füze ve kitle imha silahları karşısında NATO füze savunma kabiliyetine ihtiyaç duyan Ankara, aradan yaklaşık 20 yıl geçmesine karşın Suriye İç Savaşı ve Esad rejiminin stratejik silah sistemleri dolayısıyla yine NATO füze savunmasına muhtaç olmuştur. Küresel ve bölgesel güvenlik denkleminde füze savunmasının giderek ön plana çıksa da, Türkiye’nin balistik füze savunma zaafiyeti 20 sene önce olduğu gibi devam etmektedir. Bu eksikliği gidermek için açılan ihaleye yönelik tekliflerin revize edilmesi için bu yıl sonuna kadar kadar süre tanınmıştır. EDAM araştırma görevlisi Can Kasapoğlu tarafından kaleme alınan bu rapor, Türkiye’nin füze savunmasına dair attığı güncel adımlara ilişkin bugüne kadar yayımlanan analizlere iki yeni boyut getirmektedir. Bunlardan ilki, mevcut projenin bir “sihirli formül” olmadığının ve NATO imkan ve kabiliyetlerine neden ihtiyaç duyulmaya devam edileceğinin teknik açıdan bir analizinin yapılması, ikincisi ise masadaki üç seçenekten yalnızca birinin seçilmesi değil, iki tanesinin (Patriot PAC-3 ve Aster 30 Block-1) aynı anda işletilmesine ilişkin bir alternatifin incelenmesidir.

Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın