Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın
SİLAHSIZLANMA VE SİLAHLARIN KONTROLÜ SÜRECİNDE INF SORUNSALI
Uluslararası güvenlik alanında bariz bir tırmanmanın ortaya çıktığı ve Sovyetler Birliği (SB)’nin son demlerini yaşadığı bir dönemde ABD ile SB arasında 8 Aralık 1987 tarihinde imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması (INF)’nın geleceği 20 Ekim 2018 tarihinde ABD Başkanı Trump’ın, Rusya Federasyonu’nun (RF) INF Antlaşmasına uymaması durumunda ABD’nin Antlaşmadan çekilme niyetini açıklamasıyla belirsiz bir hal almış; RF’nin Antlaşmayı ihlal etmediğine yönelik iddiaları ABD ve NATO tarafından kabul görmemiş,2 Ağustos 2019’da ABD INF’den resmen çekilmiş, bunu takiben aynı gün RF de Antlaşmanın son bulduğunu açıklamıştır.
Daha Soğuk Savaş son bulmadan orta menzile sahip karada konuşlu nükleer yetenekli balistik ve seyir füzelerinin tümünün ortadan kaldırılmasını sağlayan INF Antlaşmasının, ABD-RF ilişkilerinin son derece gergin olduğu bir ortamda son bulması başta Avrupa’nın güvenliği ile küresel güvenliği
doğrudan etkileyecek sonuçlar doğurmaya namzettir. Kısıtlı bir akademik-diplomatik çevre dışında ülkemizde INF Antlaşmasının son bulması konusu yeterince ele alınmamakta, bu durumun Türkiye’nin gelecekteki güvenliğine olası etkileri adeta gözardı edilmektedir.
Hem konvansiyonel hem nükleer yönleri bulunan silahsızlanma/silahların kontrolü süreçleri yalnızca ikili çerçevede (ABD-RF) değil, BM, AGİT, NATO ve AB gibi çok taraflı platformların da gündeminde yer alagelmiş, bu teşkilatların gündemini sıkça işgal etmiştir.
Bu makalede, INF Antlaşmasının perde arkası, bu Antlaşmaya gidilen sürecin genel çerçevesi, Antlaşmanın uygulanmasına paralel olarak hayat verilen silahsızlanma ve silahların kontrolüne dair temel girişim ve anlaşmalar tarihsel bir perspektif dahilinde ana hatlarıyla ele alınacak ve INF Antlaşmasının ortadan kalkmasının Türkiye için doğurabileceği olası güvenlik risklerine özetle dikkat çekilecektir.
Fatih Ceylan | Büyükelçi, Eski NATO Daimi Temsilcisi
Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın