Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın
Ankara’nın savunma politikaları, Soğuk Savaş’ın boyunca Kuzey Atlantik Paktı Örgütü (NATO) ve yakın müttefiki Amerika’nınkiler ile uyumlu olmuştur. Eski Sovyetler Birliği ile sınırdaş olan Türkiye, İttifak’ın Avrupa’nın savunması için oluşturduğu acil durum planlamalarında kilit bir mevkideydi. Türkiye Sovyet istilasına ya da tedbiri ve öncül bir nükleer saldırısına açık olsa da, karşılıklı nükleer savaş ihtimalinin iki tarafın da askeri saldırı opsiyonlarını kısıtlaması, Türkiye için kendisinden çok daha büyük ve çok daha güçlü komşusuyla doğrudan çatışmaya girmesine de engel olmuştur. Sovyetler Birliği’nin çöküşü ve çift kutuplu düzenin yıkılmasıyla birlikte, Ankara, çoğu Orta Doğu kaynaklı yeni tehditlerle karşı karşıya kalmıştır. Soğuk Savaş sonrası Sovyet dönemine ait Scud roket teknolojisinin yayılmasının fazlasıyla farkında olan Ankara, füze teknolojisinin bölgesel komşularına yayılmasından doğan tehditleri ortadan kaldırma çabası içinde olmuştur. O dönemde Libya, İran, Suriye ve Irak’ın Scud teknolojisi edindiği bilinmekte ve kitle imha silahları (KİS) edinmek istediklerinden şüphelenilmekteydi…