İdlib’deki Gizemli Saldırıyı Çözümlemek: Zorlu Bir Güvenlik Ortamıyla Yüzleşen Türkiye

Neler Oldu?

  • 19 Mart 2020’de bir Türk Silahlı Kuvvetleri konvoyu, M4 Karayolu üzerindeki Muhambal kasabası yakınlarında El Yapımı Patlayıcı (EYP) ile hedef alınmıştır. Patlamanın ardından şiddetli çatışmalar yaşandığı bildirildi.
  • Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı, olayda iki Türk askerinin şehit edildiklerini açıklamıştır. Dikkate değer bir biçimde, Milli Savunma Bakanlığı saldırının faili olarak belirli bir terör örgütü ismi kullanmadan bölgedeki “radikal grupları” işaret etmiştir. Halihazırda, İdlib ve çevresinde faaliyet gösteren silahlı grupların hiçbiri bu saldırının sorumluluğunu üstlenmemiştir.

Açık-Kaynaklı İstihbarat Verileri

  • Bölgedeki çeşitli silahlı gruplar, Türk-Rus ortak devriyelerini önlemek amacıyla faaliyet göstermeye devam etmektedir.
  • Son zamanlarda Heyet Tahrir Şam (HTŞ), Hurras el Din (HD) ve Türkistan İslami Partisi (TİP) gibi tehlikeli aktörler stratejik M4 otoyolu boyunca devriyeleri akamete uğratmak amacıyla protestolar düzenlemektedirler.

Çamur Barikat engeli kaldırıldıktan sonra M4 karayolunda ilerleyen Türk devriyesi.

  • Türk konvoyuna yapılan saldırının gerçekleştiği Muhambal kasabası, Hurras el Din grubu tarafından kontrol edilmektedir.
  • HTŞ’den ayrılması ve El Kaide’ye olan yakınlığıyla bilinen Hurras el Din grubu, bünyesinde çok sayıda yabancı terörist unsur barındırmaktadır. Grupla bağlantılı hesaplar, Hurras el Din’in olay ile ilişkisini reddetmiş ve bunun yerine IŞİD militanlarını ve İdlib’de bulunan Baas rejimi hücrelerini işaret etmiştir. Mevcut durumda, açık kaynaklı istihbarat takibimiz, saldırının faili hakkında kesin bir değerlendirmeye ulaşmak için yeterli veri sağlamamaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri, M4 karayolunun Tronba-Mseibin kısımında birkaç devriye faaliyeti geçekleştirmiştir.

  • Saldırının yanı sıra, geçtiğimiz hafta İdlib’de birkaç önemli olay daha yaşanmıştır. 18 Mart 2020’de iki üst düzey muhalif askeri figür de hedef alınmıştır. Ahrar el Şam komutanı Alaa el Omar’a (Ebu Ahmed) Jisr el Şuğr’da EYP saldırısıyla suikast girişiminde bulunulmuştur. Öte yandan, tanınmış bir Suriye Milli Ordusu (daha önce Özgür Suriye Ordusu) mensubu olan Suheil Hammoud (Ebu Tow) kaçırılma girişiminden kurtulmuştur.
  • Suriye Arap Silahlı Kuvvetleri’ne karşı askeri stratejilerini koordine etseler de, halen, Ahrar el Şam ve HTŞ arasında sık sık üst düzey isimlere yönelik suikast girişimleri devam etmektedir. Buna karşın, Ahrar el Şam, İdlib’deki ılımlı muhalif gruplar için bir şemsiye organizasyon olan Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin (NLF) bir parçasıdır. HTŞ ve TİP, Ebu Ahmed’i M4 otoyolundaki devriyeleri engellemek için yapılan protestolara yeterli destek sağlamadığı için eleştirmişlerdir. TİP, olayın gerçekleştiği Jisr el Şuğr’un önemli bir kısmını kontrol etmektedir.

Ahrar el Şam’ın yüksek rütbeli bir komutanı olan Alaa el Omar (Ebu Ahmed)

  • Bu notun kaleme alındığı sırada, Ebu Tow olarak bilinen Suriye Milli Ordusu komutanının kaçırılma girişimi ile ilgili önemli bir bilgi ortaya çıkmıştır. Olay, bazı saldırganların ölümüne ve yaralanmasına neden olmuş, yaralı saldırganlardan birinin, HTŞ üyesi olan Ebu Omar Binniş olduğu teşhis edilmiştir.

SMO’nun bilinen bir savaşçısı olan Ebu Tow, Suriye Arap Silahlı Kuvvetlerine ait zırhlı platformları vurmak için kullanılan TOW tipi güdümlü anti-tank füzelerini ustaca kullanmasıyla bilinmektedir.

Siyasi-Askeri Değerlendirme

  • Geçtiğimiz hafta İdlib bölgesinde karışıklıkların devam edeceğini gösteren bazı olağanüstü gelişmeler yaşanmıştır.

(1) Muhambal’daki EYP saldırısı iki Türk askerinin şehit olmasına neden olmuştur. (2) Yüksek rütbeli Ahrar el Şam komutanı Ebu Ahmed, Jisr el Shugur’da EYP ile hedef alındı. (3) Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nun bilindik bir askeri olan Ebu Tow’un kaçırılması son anda engellendi. (4) Türkiye, M4 otoyolu üzerinde planlanan devriyelerini otoyolun bazı kısımlarında sürdürdü.

  • Türk konvoyunun hedef alınmasının ardındaki belirsizlikler başlı başına dikkate değerdir. Yeniden gündeme gelen İdlib bilmecesinin oluşturduğu güvenlik ortamı, belirsiz ve tehlikelidir. Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye’de IŞİD ve PKK terör örgütü uzantıları gibi zorlu hibrit tehditlere karşı mücadele vermiştir. Ancak, M4 otoyolunda istikrar ve güvenliği sağlamak tamamen farklı kabiliyetler gerektirmektedir.
  • İdlib üzerine yapılan Türk-Rus anlaşması, bölgede savaşın derhal ya da yaygın olarak durdurulmasına dönüşmemiştir. Özellikle, M4 karayolunun güney tarafında Baas rejimi ile bazı silahlı muhalif gruplar arasındaki çatışmalar sürmektedir. Ayrıca, muhalif grupların kendi aralarında da ağır çatışmalar yaşanmaktadır. Bu koşullar altında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin devriye faaliyetleri büyük risk altındadır.
  • Ankara’nın İdlib’deki askeri siyasası, Rusya ile ikili görüşmeler yürütmeye ve Suriye Arap Silahlı Kuvvetleri üzerinde baskı oluşturmaya odaklanırken, bundan böyle Türkiye, karmaşık bir uğraş olan silahlı grupların mikro-yönetimine yoğunlaşmak ve M4 devriyelerinin planlanan şekilde uygulanmasını sağlamak gibi gereklilikler ile karşı karşıyadır.